Cumartesi öğlen 2. 30 da İstanbul’dan can
dostum Silenceasface ile Ankara’ya gitmeye karar verdik. Ankara’dan tanıştığım
Cem Yılmaz benzeri adamla epey sohbet ettiğimi ve birbirimizi yeterince
tanıdığımızı düşünüyordum. Fazla uzatınca kendimize bir sanal gerçeklik yaratıp
içerisinde kaybolmak beni korkutuyordu.
Her neyse Silenceasface de Ankara’dan bir sevgili adayı yapmıştı. İlk kez reelde buluşacaklardı. Ve farkında olmadan aynı tarihe ayarlamışız 1 gün önceden gece konuştuğumuzda bana yarın kendisinin de anakaraya gideceğini, beraber gitmemiz gerektiğini söyledi. Böylece o yolu laflaya lafya geçirirdik. Otobüsün kalkmasına 30 dakika kala evden çıktım. O kadar çok hazırlanmak için zamana harcadım ki her gün yaptığım sikik saç modelini tekrar tekrar yaptım. 2 tutam saç sağdan kalkıyor beğenmiyor, 3 tutam saç soldan kalkıyor beğenmiyorum. Olmadı yeniden yıka, wax la. Bu kıyafet olmadı, onu giy, bunu giy derken saatlerce sikimin keyfine göre hareket ettim ve ben otobüsü kaçırdım. Otobüse yetişebilmek için kalkmasına 5 dakika kala taksiye 10 tl verdim. Kalan yolu da o şekilde gittim. Fakat cebimde yalnızca otobüs bileti alacak kadar para kalmıştı. 2 saat sonraya yer aldım. Ankara’ya geldim benimki beni aldı. Bir restoranda gittik bir şeyler yedik. Sonra çıktık eve gittik. Sohbet etmeye çalışıyorduk ama maalesef konuşacak bir şeyler bulamıyorduk. Sanalda olayı o kadar uzattık ki nasıl oldu da tüketmişiz her şeyi dedik. Sonra ben söyleyemesem de o bir ilişki yaşayama cayacağımızı dile getirdi. Beni otogara bırakabileceğini söyledi. Bende çok sıkıldığım için gitmek istedim. Cebimde dönüş param yoktu normalde orada kalacaktım ve sabah ailem hesabıma para yatıracaktı. Ama buna rağmen otogarın yolunu tuttuk. Ona param yok demedim, beni oraya bıraktı hakkını helal et, geldin v.s falan filan dedikten sonra orada İndim.
Bir süre otogarda dolandım ne bok yiyeceğimi
düşünüyordum. Bir yandan gözlerim dolmuştu. Ben az sikilmiş gururlu bir
delikanlıydım. Kimseye minnet eyleyemedim. Sabaha kadar bekleyecek sonrada
ailemden paramı alıp gidecektim. Lakin o kadar içim sıkılmıştı ki biriyle
konuşmama gerekiyordu. Bende düşündüm
lan benim gecem olmadı bu gece kimsenin olamaz diyerekten Kanka mı aradım. Onlarda gerdeğe girmek üzerelermiş
durumu anlattım. Kankam şok oldu tabi ki sonra ‘’gelsene bize’’ dedi. Bende ‘’olmaz bu gece ilk buluşmanız ilk
gerdek geceniz v.s’’ dedikten sonra ama madem çok istiyorsun geleyim diyerekten
kabul ettim. Tek sorun oraya gidecek paramda yoktu aq. Bende aşağı indim otobüs
firmalarının servislerinin olduğu yere yürüdüm.
Bir servisi gözüme kestirdim şoföre giderek ‘’ offffffff ne berbat bir
yolculuktu valla metro ile ilk defa böyle kötü bir yolculuk geçirdim’’ dedim
adam tam azını açıyordu ‘’neyse Keçiören’e gidiyorum bu kalkıyor değil mi?’’
dedim, oda ‘’evet efendim dedi.’’ Bende bindim hemen beleş servisi buldum. 30 dakikaya
beni ineceğim yere götürmüştü. Tam inerken bana dönüp beyefendi bu ‘’Metronun
servisi değil. Artık firmaların servisleri kalktı.’’ Demez mi? göte geldik derken’’ eee borcum ne kadar ‘’dedim.
‘’ ücretsiz servis dedi. ‘’
‘’Ayyyyyyyyyyyyyy
Ananın amı, bok var bana başta söylemedin’’ dedim içimden ve teşekkür edip indim.
Arkadaşlar beni almak için bekliyorlardı. Onlara gittik. Sevgilisi Arap şeyhinin oğluydu sanırım. Ya da
zenci yaraklı bir şeydi sanırım. Bunun gibi bir boklar demişti kankam. Tam
hatırlamıyorum. Evi çok güzeldi.
Ben alışmışım 2 koltuk 1 pc 1 halı ile yaşamaya, tabi cillop gibi evi görünce
götüm geçti. Az lafladık sonra onlar yattı. Bende az kitap okuyup kafayı vurdum
yattım. Sabah evden saat 10 da çıktık. Neymiş adam çalışıyormuş. Karga bokunu
yemeden erkenden kalktım. Zaten kaltak bana taş gibi minderli koltuğu vermiş. Sabah’a
kadar sanki Yedi Uyuyanlarla beraber mağarada yattım. Birde sabah onların ahhh
ohhhhh kalçamı tokatla sesleriyle uyandığım için, biran önce O evden çıkmak
istedim… Neyse, adamın plazmasını açayım da ses kesilsin dedim. Plazmanın
kumandasını kurcaladım ama maalesef açamadım. Siktiğim kumanda kılıklı uzay
gemisi konsolu benzeri ne bokum
olduğu belli olmayan alet… Hiç anlamam şu plazma kumandalarını üzeri tuş dolu. Sanki
hepsini kullanıyorlar. Sadece kanal tuşları, birde ses aç kapa olsa yeter. Bu
ne ya Tom Raider oyunundaki zor bulmacalar gibi. Bir kanal açamadım. Neyse
televizyonlarını da bozduğum için bir süre daha götümü devirip yatma kararı
aldım. En azından odama geldiklerinde tv açar ve ‘’aaaaa buna ne olmuş?’’
derlerse ‘’ne olmuş??’’ derim bende.
Saat 10 da evden çıktık, otobüse bindik. 2
çulsuz Ankara Kızılay’da indik. Orada bir kahvaltı yaptık, sonra baya turladık.
Bir yerlerde bir şeyler içtik. Akşam 8 gibi Kuğulu parka Tunalı’ya gittik. Yollarda
gezerken bir adam gördük. Takım elbiseli
böyle yeşil kocaman yarraği vardi. Sonra
biz adama ‘’ayyy ne hoş, ne yakışıklı’’ derken sanırım bizi duydu. Bir ben dönüp
bakıyorum, bir kankam, bir o, bir ben derken adam kankama ‘’ne bakıyon lan
yarrağım’’ der gibi bir işaret çakmış. Tam bize doğru geliyormuş ki arabasına
dönmüş. Neyse bu arada hesabıma para yatmıştı.
ATM den onu çekmeye gittik. Kartımı soktum, şifremi girdim, paramı tam
çekecektim kankam ayyyyyyyyyyyy sakına
arkana bakma o adam geliyor dedi. Bende sikerim ATM nün parasını diyerek hızlı
hızlı iptal tuşuna basıp kartı alarak oradan kaçmayı düşünüyordum ki kankam ‘’şaka
lan şaka’’ diyerek götümün takım elbiseli, takım elbiseli diye atmasına vesile
olmuştu. her neyse paramızı çektik o yavşak adamada bir daha denk gelmedik.
Akşam
10 gibi hayatımda ilk kez gay bara gittik.
Bizden başka kimse yoktu. Sonra gece 2 gibi 15 yâda 20 kişi geldi. Hiç
biri benim tipim değildi. Zaten arayış için gitmedik. Meraktan girdik. Ama hani
ne gelirse meraktan ve yarakdan gelir diyerek atlamışta olabiliriz. Ne güzel
işte hem merakımız giderildi hem de yarrak var gibi girdik. Lakin hiç eylenmedik.
Gece 2 de orayı terk ettik. Taksiye
atlayıp otogara döndük. Bilet almak için yazıhanelere yanaştık. abooooooooo en
erken otobüs 3,30 da idi mecburen biletleri aldık. Bütün gün yürümekten
ayaklarımız ağrıdı. Bu arada otogarda dolanırken takım elbiseli bir yazıhane
çalışanı aletini kaldırmıştı. Pantolonun üzerinden baya belli oluyordu. Telefonla
ateşli ateşli konuşuyordu. Bir ara benim baktığımı fark etti ve kas katı kesilmiş
sikini avuçlarına alıp düzeltmeye çalıştı. O an dizlerim titredi. bir an arkasına geçip kalçalarına sürttürerek
onun o aletini elime almayı bile düşündüm. Otobüsümüz nihayet gecikmeli olarak
sabah saat 04:00 da geldi. Oturduk hemen, yan koltuk da bir adam vardı. O da
takım elbiseliydi. Kankam ‘’baksana sunun similyasına kocaman’’ dedı. hay
aq ne geldiyse başımıza takım elbiselilerden
geldi, diyerekten hiç ilgilenmedim. Sonra uyuduk sabah 5 gibi kalktım. kankam
hala uyuyordu yorulmuştuk çok. Kafamı yanda duran adama bir çevirdim ne göreyim
herif erekte olmuş çükü höp höp atıyordu. Yaaaaaaaaaaaaaa bir gidin, zaten o kadar
yol geldim. Belki cinsellikte yaşarım hoşuma gider bir çekim olur deyip 1
haftada mastürbasyon yapmamıştım. Otobüs İstanbul’a varmadan tecavüz edicem
birine o olacak diye düşündüm. Sonra arkamı dönüp bende uyudum. İstanbul’a
geldik evlerimize gittik.
Yine yalnızım elime geçen 3 kuruş parayı da bu
adam için harcadım. Denedik ama olmadı iyi biriydi. Lakin konuşacak, paylaşacak
bir şey bulamadık. Ahhhhh ahhh ne olacak böyle? Bugün İstanbul’dan benim için gelen adamın
resmini gördüm arayıştaydı yine. Hanı beni
beğenmemişti işte o adam… Sanırım gene ona dadanıcım. Aklım hep onda, ne var bilmiyorum. Fakat
beni çok çekiyor kendisine. Umarım benimle sevgili olmak ister.