Çok fena şekilde grip oldum. Sanki sümük torbalarım patladı,
sanki burnumun içinde Dominos pizza açtılar. Gavur amı gibi yanıyor yemin
ederim. Bütün bir kış onca soğuk güne rağmen, -19 derecede sümüğüm bile akmadı.
38 derece sıcaklıkta grip olmayı başaran nadir canlılardanım. Bahtımı sikeyim…
Hafta sonu ev arkadaşımın İzmir’deki sevgilisi geldi. Adam izbandut gibi Kevın Costner’a benziyor. Cumartesi Sabah'ı Ankara ya indi. Sabah'ın yedisinde onların yüzünden uyandım. Bir daha da uyuyamadım. Erkenden çıkmak istemedim odamdan, yiyişmeleri için onları rahat bıraktım. Lakin benim bir çişim geldi anlatamam. Bacaklarımı sallıyorum olmuyor. sağa sola dönüyorum olmuyor, ayağı kalktım oda da sessizce yürüyorum ıh ıh. Baktım olmayacak ''acaba balkona mı işesem?'' diye aklımdan geçirdim. Aa, yok olmaz. Destursuz balkona falan çıkarım Bill Gates gibi kalırım valla. Ya şimdi odamdan çıksam, Kankamın odasının kapısı açıksa adamlara iş üstünde denk gelirim çok ayıp olur. Hani derler ya ''ayıp yatakda olur ''onun için dedim. Gel böyle git böyle napsam diye düşünürken Masturbasyon yapmaya karar verdim. Zaten sabah ereksiyonu çok tatlı oluyor hemen patlattım bir Otuzbir. Nasıl boşalıyorum anlatamam sanki işiyorum. Artık bir süre daha çişimi tutabilirim...Oda’da epey vakit geçirdikten sonra 10.00 gibi kahvaltıya çıktım. Sonra tanışma merasimi, ardından tekrar herkes odalarına. Akşama kadar böyle takıldık, benimde boğazımda iğrenç bir yanma ve ağrım vardı. Güneş batmasına doğru hep beraber dışarıya çıktık. Gece saat 1,00 e kadar takıldık. Sonrasında çorba içtik ve eve gelip yattık. Ertesi gün Kankam Öğlen 14,30 arabasına adamı bindirdi. Bizim Kevin’ın ilk gay birlikteliği imiş. Benim ilk izlenimlerim adamın çok saf ve iyi birin olduğuna yönelikti. Ben çok sevdim açıkçası. Kankam’da çok seviyor Kevin’ı. Ama pek tutmamış sanırım. Ne bileyim istediği gibi olmamış o yüzden, bir yandan Kevın ile götürürken bir yandan da Sedo ile görüşüyordu. Sedo 40 yaşlarında koca penisli bir adam. Kankamın PC’sinde fotosunu görmüştüm. Gördüğüm an tanıdık geldi zaten. Bizim evde bu adamın heykeli vardı bereket Tanrısı mı ne koca yaraklı bir heykeldi. Kevın’da 40 yaşında hoş biri. Bana soracak olursanız ilişki yaşanacak, uzun süreli beraber olunması gereken kim diye; kesinlikle Kevın derim... Bizim Serdar hayatın çemberinden geçmiş, ununu elemiş, bacak arası süt kokan gençleri düzmekten sıkılmış, uzun vadeli ilişkiye merak salmış biri,Bu bana hiç samimi gelmiyor...
Neyse, Sedo iş için Londra’dan Ankara’ya taşınacak bir Türk. Ankara’da akrabalarıyla birlikte aynı evde bir süre kalacak, sonrasında işleri umduğu gibi giderse ev tutup temelli yerleşecek. Kankam şu aşamada Sedo ile ilişki yaşamaya daha sıcak bakıyor. Lakin oda ilişkinin ilerleyen dönemlerinde canın çok yanacağını düşündüğü için (o yarrağı yemekten değil, Serdar’ın hovardalıklarından) kafası oldukça karışık. Ben ''Kevın'' dedim. Ama bu adam çocuğun doğum günü hediyesini gelirken getirmedi. Kankam’ da sahiplenilmeyi, hediye alınmasını, ilgilenilmesini çok sever. Ama bizim Kevın kuru kuru seviyor. Geliyor, çakıyor, gidiyor...
Hafta sonu ev arkadaşımın İzmir’deki sevgilisi geldi. Adam izbandut gibi Kevın Costner’a benziyor. Cumartesi Sabah'ı Ankara ya indi. Sabah'ın yedisinde onların yüzünden uyandım. Bir daha da uyuyamadım. Erkenden çıkmak istemedim odamdan, yiyişmeleri için onları rahat bıraktım. Lakin benim bir çişim geldi anlatamam. Bacaklarımı sallıyorum olmuyor. sağa sola dönüyorum olmuyor, ayağı kalktım oda da sessizce yürüyorum ıh ıh. Baktım olmayacak ''acaba balkona mı işesem?'' diye aklımdan geçirdim. Aa, yok olmaz. Destursuz balkona falan çıkarım Bill Gates gibi kalırım valla. Ya şimdi odamdan çıksam, Kankamın odasının kapısı açıksa adamlara iş üstünde denk gelirim çok ayıp olur. Hani derler ya ''ayıp yatakda olur ''onun için dedim. Gel böyle git böyle napsam diye düşünürken Masturbasyon yapmaya karar verdim. Zaten sabah ereksiyonu çok tatlı oluyor hemen patlattım bir Otuzbir. Nasıl boşalıyorum anlatamam sanki işiyorum. Artık bir süre daha çişimi tutabilirim...Oda’da epey vakit geçirdikten sonra 10.00 gibi kahvaltıya çıktım. Sonra tanışma merasimi, ardından tekrar herkes odalarına. Akşama kadar böyle takıldık, benimde boğazımda iğrenç bir yanma ve ağrım vardı. Güneş batmasına doğru hep beraber dışarıya çıktık. Gece saat 1,00 e kadar takıldık. Sonrasında çorba içtik ve eve gelip yattık. Ertesi gün Kankam Öğlen 14,30 arabasına adamı bindirdi. Bizim Kevin’ın ilk gay birlikteliği imiş. Benim ilk izlenimlerim adamın çok saf ve iyi birin olduğuna yönelikti. Ben çok sevdim açıkçası. Kankam’da çok seviyor Kevin’ı. Ama pek tutmamış sanırım. Ne bileyim istediği gibi olmamış o yüzden, bir yandan Kevın ile götürürken bir yandan da Sedo ile görüşüyordu. Sedo 40 yaşlarında koca penisli bir adam. Kankamın PC’sinde fotosunu görmüştüm. Gördüğüm an tanıdık geldi zaten. Bizim evde bu adamın heykeli vardı bereket Tanrısı mı ne koca yaraklı bir heykeldi. Kevın’da 40 yaşında hoş biri. Bana soracak olursanız ilişki yaşanacak, uzun süreli beraber olunması gereken kim diye; kesinlikle Kevın derim... Bizim Serdar hayatın çemberinden geçmiş, ununu elemiş, bacak arası süt kokan gençleri düzmekten sıkılmış, uzun vadeli ilişkiye merak salmış biri,Bu bana hiç samimi gelmiyor...
Neyse, Sedo iş için Londra’dan Ankara’ya taşınacak bir Türk. Ankara’da akrabalarıyla birlikte aynı evde bir süre kalacak, sonrasında işleri umduğu gibi giderse ev tutup temelli yerleşecek. Kankam şu aşamada Sedo ile ilişki yaşamaya daha sıcak bakıyor. Lakin oda ilişkinin ilerleyen dönemlerinde canın çok yanacağını düşündüğü için (o yarrağı yemekten değil, Serdar’ın hovardalıklarından) kafası oldukça karışık. Ben ''Kevın'' dedim. Ama bu adam çocuğun doğum günü hediyesini gelirken getirmedi. Kankam’ da sahiplenilmeyi, hediye alınmasını, ilgilenilmesini çok sever. Ama bizim Kevın kuru kuru seviyor. Geliyor, çakıyor, gidiyor...
Cumartesi Kevın yanımızda olduğu için kankam Sedo’ya mesaj
attı. Ben Ankara dışındayım Pazar akşamı döneceğim. Serdo bunu yedi. Lakin
gece, Kevın ,ben, kankam oturup sohbet
ederken çok pot kırdım. Kankamın Kevın’a söylediği bir çok yalanı az daha ortaya
çıkarıyordum. Zor toparladık. Kevın’dan gizli İstanbul’da gay bara gittiğini falan
neredeyse azımdan kaçırıyordum. Bende tam salağım. Yalan söylemeyi hiç
beceremem. Söylediğim yalanı da 3 gün sonra unuturum. Kevın ertesi gün İzmir’e
döndü. Kankam'da Akşama doğru Sedo ile buluştu. Her şey iyi hoş güzelde adam çok hard
seks seviyormuş. Çocuğun dudaklarını kanatmış. Birde kol gibi sik olunca çocuğu
dağıtmış. O da ‘’yok ben bunla götüremem, tatmin edemem bu adamı’’ dedi. Üstelik
çok hovarda bir geçmişe sahip olduğu için güven konusunda sıkıntı yaşarım diye
söylendi. Bu adamın yanında da pot kırdım. O kadar pot kırdım ki Sedo’da kankam’a ‘’Sen dün şehir
dışında değil miydin?’’ dedi. Zor toparladık. Yok ya ben olmam, çok
tehlikeliyim bu gibi konularda… Sonuçta isterdim ki Kevın ile uyuşabilsinler.
Eğer Kevın kankamı istiyorsa çok fedakârlık yapmak zorunda.
Onu avucuna almalı öyle uzaktan uzağa zor. Ama adamda tecrübesiz ona da bir şey
diyemiyorum.
4 yorum:
Bence "kanka"na Sedo'dan uzak durmasını söyle. Hovarda geçmişi olan biriyle çok zor oluyor. İnsanın içinde hep bir şüphe oluyor. Ve ilişki bittiğinde senin nasıl olduğunu düşünmeden başkalarıyla başlıyor. Laaann!! Yaşadıklarım gözümün önüne geldi amk!
:) rahatsız etmeme olayına koptum ya bu arada blog tasarımın çok güzel olmuş
Teşşekür ederim çikolatalı gay beğenmene sevindim. Önceki çok renkliydi,nasıl desem tam ipne işi olmuştu:P
ipneyizzz :) gökkuşağı ruhumuza işlemiş
Yorum Gönder